12 Temmuz 2012 Perşembe

tam isabet => BERGAMA

Nerede kalmıştık? Ha evet en son tekne turu sonrasında Ayvalık' ta yaşadıklarımızı paylaşmıştık sizlerle. Akşam yemeğimizi yediğimiz Baca Kafe' de gezimizin bir sonrakini adımını düşünürken kafe sahibi Ergin Ağabey yetişti bu defa imdadımıza ve Bergama fikrini düşürdü aklımıza. Hemen internetten biraz araştırma yapıp bir de üzerine Ediz' le telefon konuşması yaptıktan sonra Bergama' ya doğru yol almaya başladık. İnternette karşımıza çıkan ilk pansiyonu da arayıp yerimizi ayırttıktan sonra yollarda buldu yine kendimizi.

Tırlarla, dar yollarla ve uykusuzlukla mücadele ettiğimiz kısa bir yolculuk sonrası otelimize geldik, yerleştik. Gerek oteldeki Muhiddin Ağabey' in misafirperverliği gerekse mekanın güzelliği hemen hoşumuza gitti. Günün hatta bütün yolculuğun yorgunluğunu atmak için iki soğuk içecek içtikten sonra deliksiz müthiş bir uyku iyi geldi ikimize de. 



 


 Sabah güzel bir kahvaltı sonrası ilk iş olarak; 

Turizm ofisine uğrayıp Bergama' da neler var, ne yapılmalı sorularına oldukça güzel bir şekilde cevap aldıktan sonra -hem ilgili kişinin açıklamaları hem de bize sundukları kaynaklarla şu ana kadar gördüğümüz en güzel turizm ofislerinden biriydi- Bergama turuna başladık. 


 İlk olarak müze... Prehistorik dönemlerden tutun da Helen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait pek çok eserleriyle belki de Türkiye' nin en zengin müzelerinden biri bu. Özelllikle Etnografya kısmı da gezilip görülesi...



 Meşhur Bergama halıları...

 Tıbbın sembollerinden biri olan Yılanlı Sütun' un orjinali...


 
 Sizce bunlar ne? (üst resimdeki iki şey?)


Tıpta kullanılan bazı aletler...
 Büyük İskender' in vesikalık heykeli...






Müze çıkışı namını duyduğumuz parşömen ve papirüs sanat evine uğradık. Bergama' nın merkezinin girişinde sol tarafta Asklepion restoranın hemen yanında yer alan bu mekanda parşömen üzerine pek çok şey var. Parşömenin yine Bergama' da doğduğunu belirtmekte fayda var. Yıllar yıllar evvel İskenderiye ve Bergama kütüphaneleri ilim yarışına girişince İskenderiye' den Bergama' ya papirüs gönderilmesi yasaklanmış ve Bergama kralının emriyle (II. Eumenes) buna çözüm bulunmasını istiyor ve çözüm olarak Krates ve İrodikos adlı kişiler parşömeni bulmuşlar. Oğlak derisinden yapılan parşömenin en büyük özellikleri: hiçbirinin  bir diğeriyle benzer olmaması, yırtılmaması, alev almaması, okurken gözü yormaması ve dayanıklılığıdır. Hipokrat yemini, Amerikan bağımsızlık bildirgesi ve büyük dinlerin kutsal kitapları da ilk kez parşömen üzerine yazılmışlardır. (Burada bize verdiği bilgiler dolayısıyla küçük dev adam Yiğit' e de teşekkürü borç biliriz.)


 Buradan sonra ilk iş olarak Asklepion' a geçtik. Dünyanın ilk tam teşekküllü hastanelerinden biri ve kuruluşu M.Ö. 4. yüzyıla kadar gitmekte. Girişteki kutsal yolda sağlı sollu olarak hastalara  tedavi için ilaçlar satılmakta imiş.
Buraya dair birkaç detay vermek gerekirse

*Dönemin en ünlü doktorlarından biri olan günümüzde Ahmet Maraki' nin de yolundan gittiği bitkisel tedavinin öncüsü olan Garlenos burada hastaları tedavi etmekte imiş.

*Tüm dünyada tıbbın simgesi haline gelen Yılanlı Sütun burada ortaya çıkmış. Asklepion o kadar iyi bir hastane imiş ki buraya hamile ve ölümcül hastaların girmesi tamamen yasakmış hatta girişinde ''Bütün Tanrıların kutsiyeti için Asklepion' a ölüm girmesi yasaktır.'' yazılmış. Bir gün ölümcül bir hasta buranın kapısına geliyor ve tabi ki içeri alınmıyor bunun üzerine hastanenin girişinde acı içinde kıvranırken hastanın yanına yaklaşan bir yılan oradaki sütunlardan birine dolanıp üzerine birkaç damla zehrini kusmuş, bunu gören hasta da kolay yoldan ölmek için zehri içmiş. Zehri içer içmez günlerce süren derin bir uykuya dalan hasta uyandığında hastalığından eser yokmuş ve bu olaydan sonra sütuna sarılı yılan tıbbın simgesi haline gelmiş hatta burada da yılan zehirleri hastalıkların tedavisinde kullanılır olmuş.

* Hijyen kelimesinin kökeni de Bergama' ya dayanmakta imiş. Buraya adını da veren tıp tanrısı Asklepios' un kızı Hygieia burada Bergamalılara suyla temizlik ve sağlık konularında yardımcı olmuş.

*Burada döneminin çok ötesinde pek çok tedavi yöntemi uygulanmış ki bunlardan biri ruhi hastalıkların tedavisinde kullanılan uyku odalarıdır.

*Güneşlenme terapileri, çamur banyosu, diyet kürleri, kan aldırma (hacemat), bağırsakların boşaltılması, gerekli görüldüğünde cerrahi müdahaleler burada yapılan tedavilerden yalnızca birkaçı.







Walk more Live More* ( Hipokrat )
( Daha çok  yürüyün, daha çok yaşayın )


Asklepion' dan sonraki durağımız Anadolu' daki ilk yedi kiliseden de biri olan ve Hristiyan hacıların da mutlaka uğradığı Red Hall da denilen Bazilika... Bir diğer ismi de inşasında yalnızca kırmızı kiremit kullanıldığı için Kızıl Avlu.



 Bize bi haller oldu!!!





Arasta ve meşhur Bergama kilimleri...


 Nihayet Acropol' e çıkıyoruz hem de teleferikle... Çok eğlenceli, mutlaka deneyin...

Tabi zaman zaman anlam veremediğimiz tarihi eserlerle dekarşılaşmıyor değiliz, e tabi seyyahlığın en güzel taraflarından biri de bu. Sahi ne ki bu ya? :)



Acropol' den baraj manzarası...



Bunları çekmek hiç de kolay olmadı ama değdi...



Eleştirmeden geçmeyelim, böyle özel mekanlara hem Müslüman hem de diğer dinlere mensup kişilerin saçma sapan çaput bağlama olayı bir son bulsun artık! Islak mendili erikli su şişesinin etiketi, vs. Hacı bu kafa ne kafasıböyle?











İleride birlikte yazacağımız tiyatro oyununun metnini tasarlarken...



Zeus Altar' ında dinlenirken...

Bölgedeki kazı çalışmalarına bizim de bir katkımız olsun dedik...

AÖ: şuraya gidelim abi!
DD: nereye bu tarafa mı?

Ve işte rotamızı belirlerken karar alma sürecimiz:




Hayrettin ve Boncuk...

Burada mutlaka Acropol girişinde sağ tarafta hediyelik eşyalar ve bizim de kafamızda gördüğünüz şapkalardan satan Orçun' un dükkanına da uğramakta fayda var...


Orçun' un tavsiyesi üzerine geldiğimiz eski bir Rum evi olan restoranda Bergama' ya özgü Çığırtma ve Bergama köftesi yerken... Köfteye notumuz 7/10, çığırtmaya ise 8/10

Bergama’dan ilkler:
  • ·         İlk parşömen
  • ·         İlk Asya Kütüphanesi
  • ·         İlk büyük hastane
  • ·         İlk psikoterapi
  • ·         İlk doğal tedavi
  • ·         İlk bitkisel ilaçlar
  • ·         İlk afyon maddeli ilaç
  • ·         İlk kent hijyeni
  • ·         İlk tıp eczacılık simgesi ( yılanlı sütun)
  • ·         İlk mühendislik ( U borusu yöntemi ile trigonametri)
  • ·         İlk kent imar yasası
  • ·         İlk kent çarşı-Pazar yasası
  • ·         İlk komün devleti
  • ·         İlk grev ve toplu sözleşme
  • ·         İlk dört tiyatrolu kent
  • ·         İlk ve en dik tiyatrolu kent
  • ·         İlk meslek sendikaları
  • ·         İlk üç dereceli öğretim
  • ·         İlk ve en büyük sunak
  • ·         İlk kazı müzesi
  • ·         İlk ahşap sahneli tiyatro
  • ·         İlk Hristiyan klisesi ( 7 kliseden biri)
  • ·         İlk batı Türk grameri
  • ·         İşgali ilk kıran kent ( 15 HAZ. 1919)
  • ·         İlk festival yapan şehir ( 1937)
  •  
Şunu belirtmekte fayda var. Bu bölgede bir çok meşhur ve güzel yer var. Ama hem bu gezimize olsun, hem de bundan önceki tecrübelerimize dayanarak şunu söylemek çok mümkün;
 

BURASI MÜKEMMEL VE BİR AN ÖNCE TANINMALI GÖRÜLMELİ VE GEZİLMELİ
ve şu an Soma' da terminalin yanındaki Kültür Park' tayız. 
 Burda bize hem kafamızdaki şapkalardan hem de tiplerimizden dolayı herhalde ;) biraz turist gibi davranıldı. Akın'a söylenen ilk cümle "where are you from?" oldu :)

Dinçer ise WCye 1 lira verdi, üzerine 50 kuruş almayı unuttu. Arkasından seslendi o kişi ve 50 kuruş üzerini verdi.. sonra "Burası Turkey. Thank you very much" dedi :)

Bir sonraki durağı biz bilmiyoruz, kafa nereye biz oraya, siz de hep esen kalın böyle...

AD

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder