11 Temmuz 2012 Çarşamba

Ayvalık- Cunda +

Dün Akçay'da son blog'umuzu yazdıktan sonra kalacak yer aramaya koyulacaktık ki bizim genç AKIN tutturmaz mı " Abi, hadi Kamizkaze'ye binelim" . Ben olmaz dedim tabi.. Korkarım ben .. N'olur N'olmaz.. mekanik aksam sonuçta  , bir hatası ... amanınnn..! devam edemicem ..
Neyse bu bizim akıllı almamış mı bana da bir bilet.. Neyse hadi abi hadi falan derken. kendimi kamikazede sağım solum demirlerle sıkıştırılmış bir halde, hatta o dış kapının kapatılmasıyla da hapisanede gibi hissettim..

Başladı dönmeye.. Gondoldan bile çekinen ben baş aşağı , aşağı yukarı deli gibi dönen duran şey içerisinde ne hale geldim bilmiyorum. Sanırım ya sapsarı ya bembeyaz oldum. Tabi bu sırada , sen aşağı inince görürsün diye tehdit ettiğim Akın, kıkır kıkır gülmez mi.. Amanın.. Neyseki bitti.. Ee tabi ben de bittim.. Bir daha binmek mi! Aman benden uzak olsun... yarım saat kendime gelemedim...

Gelelim bugüne sabah çok erken başladı bize. 7.30'da yola koyulduk. Gerçi Ayvalık yakındı ama biz geze geze rahat rahat gidelim, kahvaltı da yaparız diye bu şekilde bir başlangıç yaptık.

8.30 Edremit'e girip kısa bir süre sonra da  Burhaniye'nin HOŞGELDİNİZ yazısıyla karşılaştık. Bizim geleceğimizi mi söylemişler ne.. Yoksa neden durup dururken HOŞGELDİN tabelası koysunlar ki :)

 Saatler 8.32 gösterdiğinde GÖMEÇ'ten geçiyorduk. Gömeç bu yörenin güzel, miniz ve "özel" yerlerinden biri.. Buranın silüetini oluşturan dağlarda var olan doğal ATATÜRK Portresi bizi onurlandırıyor... 

                                                ATAMIZI görebildiniz mi?
           

ve saat 8.44 yer AYVALIK...

Buraya varır varmaz ilk işimiz önce bir otopark bulmak , sonra da tekne turunda yerimizi garantiye almak oldu.

Teknelerin kalktığı marinanın hemen arkasında aracımızı parkettikten sonra, tekne turu biletlerimizi satın almak için  standlara uğramaya başladık. Bir sürü stand vardı, hemen ilkinden almayalım, uyanıklık yapalım, "sizden ucuz diyor yan taraf" stratejisini uygulayalım diye düşündük. " Oh hayat bize bir kez daha güzel" düsturu ile ucuz bilet avına çıktık fakat o da ne??? bırakın ucuz bileti, bizden 5-10 lira daha fazla isteseler verecektik :) Çünkü 1 tekne dışında tüm tekneler damsız almadı.. Öğretmeniz uslu dururuz genellemesi bile işe yaramadı, düşünün :) ( Zamanında gençler ne yaptıysa artık, ceremesini biz çektik :)


Prenses'imiz :)

 

                                            Tekne Turu Güzergahımız


Neyse biletimizi aldık 11.30 da başlayacaktı ve 19.00a kadar sürecekti.Daha iki saat vardı. Bu da rahat rahat kahvaltı için yeterli bir zamandı.

Kahvaltı için deniz kenarı bir yer tercih ettik. Kahvaltıyı neyle yapıyoruz? Tabii ki" AYVALIK TOSTU" ile.. Tostu başarılı bulduk  ( 8/10)


Ayvalık sokaklarını temizleyen A Takımı Teyzeler.. 
ALkışlar onlara ve bunu düşünen belediye

Bu esnada etrafımızda dolaşan kedilerin, denizdeki balıkları iştahla seyretmesi ise pek komikti :)








İzindeyiz...

Saat 11.30 ve çıktık yola. Prenses adlı teknemizle açıldık denizlerin en güzeli EGE denizine.. Müzikler KOPKOP.. birazcık ilerleme ile adalar sarmaya başladı etrafımızı..


Saat 12.22 de turda yapacağımız üç yüzme molasının ilkini, Kara Ada adındaki bir adanın etrafında gerçekleştirdik. Biraz soğuk olsa da, yavaş yavaş alışıyor insan felsefesine inandık, inanmak zorundaydık :) Valla alıştık yahu :))

Suyun güzelliğinin farkında mısınız?


 Good Timing :)

 
I like swimming :)

Çıkar çıkmaz Öğle yemeğimizi yedik, menüde sardalya balığı- salata-karpuz.. Bir restoran olmadığı için beklentilerimiz yüksek değildi elbet ama sınırsız balık ve salatanın doyuruculuğu alkışı haketti. ( bizden bunlara puan 6/10)


17.10 oldu mu saat 3. ve son yüzme molasının da sonuna geldik.. Şimdi sıra günün BONUS'u CUNDA ADASI' NDA.. Aslında bonus değildi, çünkü biz yola çıkmadan olmazsa olmaz listesine almıştık burayı. Lakin Ayvalık' ta planladığımız tekne turunun Cunda' yı da kapsaması ile bir taşla iki kuş vurmuş olduk. Birkaç gündür çok gezmenin üstümüzde bıraktığı uyku problemini de turun boş vakitlerinde uyuyarak giderdik ya bu turun etinden sütünden yününden her yerinden yararlanmış olduk. Ha elbette bir de balık tutup akşam yemeğimizi çıkaraydık iyiydi :)

Kavunda damla sakızlı dondurma 
( seyahat sırasında denizden geldi) !



Bitiremedik :)
17:50 - 18: 50 arası Cunda Adası' na teknemiz tur için demir atıyor. Cunda Adası' na ayak basar basmaz namını çokça duyduğumuz lokmalardan alıyoruz ve yemeye koyuluyoruz. Cunda lokmalarını mutlaka denemelisiniz, üzerine hindistan cevizi, susam ve tarçın döktürmeyi de unutmayın. Noyumuz 10 üzerinden 9...

Çok Lezzetli...

Daha sonra kısa bir liman turundan sonra dalıyoruz Cunda' nın ara sokaklarına. Hedefimiz en kısa zamanda en fazla yeri görebilmek... Uzaktan gördüğümüz yel değirmenine varmak için tepeye doğru yol alıyoruz. Değirmen Cunda' da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Bir de yakınında şu an tadilatta olan bir kilise mevcut onun dışında tarihi değer taşıyan birkaç yıkık yapı da var. Cunda' nın sokakları oldukça dar ve taştan... Sokağın iki tarafındaki evlerin mimarisi özellikle de kapıları oldukça etkileyici. Evlerin arasında kapılara hayran hayran dolaştıktan sonra hediyelik eşya çarşısına uğruyor ve hoşumuza giden birkaç parçayla anıları kalıcı hale getirmeye çalışıyoruz. 

 Cunda'nın dar sokakları



Zengin Cunda Mutfağı

Yel Değirmeni


 Muhteşem kapılardan bir kaç örnek






Cunda'ya Veda zamanı...



Cunda ile ilgili bir iki noktayı da belirtmekte fayda var ki bunlardan biri sokakların temizlik konusunda başarısız olması, buna sorumlu olan her kimse bu olayın tez vakitte çözüme kavuşturulması lazım. İkinci bir nokta da restoran çalışanlarının ve seyyar yiyecek satan kişilerin o güzelim adayı salı pazarına çevirmeleri. Herkes bağırıp çağırıyor: gel gel bize gel... Ki bizce bu tavır gürültü kirliliğinden başka bir şey değil, ilgi çekmiyor aksine itici geliyor...

Cuma Pazarı değil, Cunda girişi...
( Bu arada o Mavili önlüklü Takipçimiz Vahe Kılıçarslan :)


Ama bu birkaç detay Cunda' nın büyüsünü bozamaz bizce. Tam da bu noktada şunu belirtmeden edemeyeceğiz: birkaç ünlü isim de bizim blogu takip etmeye başlamış rotamız yönünde ilerlemekte bizce. Zira Cunda' da Vahe' yi görmemizin sebebi başka ne olabilir ki? :)

 Ayvalık'ta Tekne Turlarına bindiğimiz yerin karşısındaki dükkanların  arasında uzun bir eski zeytin yağı fabrikası bacası görürsünüz. Onun hemen bitişiğinde bir otopark ( ki buraya aracınızı bırakıp tura çıkarsanız büyük kolaylık olur) var. O otoparkın yanında da yeni açılmış ama epeyce ilgiyle yapılan bir BACA CAFE var.. Ergin Amca sahibi... Sıcak biri... Buraya gelenlere tavsiye edilebilir kesinlikle... Turdan önce bir kahvaltı ya da turdan sonra bir soluklanmaca açısındın iyi bir yer...

Biz blog'u bitirip, bundan sonraki ve yarınki güzergahımıza odaklanacağız.. Bir iki planımız var. Bakalım ne olacak ne bitecek, sanırım hep birlikte göreceğiz..

( buraya birkaç fotoğraf daha ve bir de video daha ekleyecektik ki bir teknik arıza oluştu. Onu halledip en kısa zamanda eklemeleri yapacağız..)

  Balıkların gümüşlüğünde, gün batımının romantikliğinde, yelkenlilerin cazibesinde bir akşam sizin olsun....                                              
                                     A&D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder