7 Temmuz 2012 Cumartesi

Keşan'da bloglama molası

Selam dostlar, yolculuğua tam da planladığımıza yakın bir zamanda başladık.6.09'da arabanın kontağını çevirdik ve yola çıktık.
6.30 gibi Silivri etraflarında ve 7.15'te Tekirdağa giriş yaptık. Bu süreçte şunu söylemek gerekirki; alakasız alakasız yerler İstanbul diye geçiyor.


Sonra Marmara Ereğlisi diye bir yere geldik.  Saat 8 gibiydi.. İnanılmaz huzur veren bir sahilde Akın'ın annesinin hazırladığı muhteşem poğaça-böreklerle kahvaltı yaptık. Bir görseniz, pek beğendik.. Sabah erken vakit olmasının da avantajı olsa gerek tabi, sıfır gürültü, denizin minicik dalga sesi, martıların kahkahaları ve kuşların cıvıltıları.. üç kelime ile tanımladık bunu biz: huzur, huzur, huzur..

Sonra , Tekirdağ şehir merkezine doğru yolculuğumuz devam ederken, yüzlerce , hatta binlerce ayçiçeciğinin güneşe selam duruşuna seyirci kalamadık, gittik sarıldık onlara. Aralarından biri , güneşe küsmüş, güneşe bakmıyordu. Akın yine o güzel kalbi ile gitti sarıldı ona, ben de çıtır ayçiçek ile poz vermekteydim o an :)



ve saat 9.15 olduğunda iki gurme olarak, minik bir şehir turu yaptıktan sonra ,Meydan Köfte - Çorba restoranına girdik. Bu arada saatler 9.30'a yaklaştığında, ellerinde sınav giriş kartları olan gergin insanları izlemek değişik bir histi. Yıllar önce bizim de yaşadığımız hisler şunu söyletti bize: "o eski gerginlikten eser yok şimdi, zevk-ü sefa içinde gezeriz şimdi" Bu bizim yıllar sonra, sınavın olduğu gün tatile çıkarak, KPSS'ye tokat atma şeklimiz oldu.  Neyse gelelim, meşhur Tekirdağ Köftesine. Kesinlikle lezzetli ama bir Sultanahmet Köftesi değil. ikimiz de 10 üzerinden 7 verdik. Bir de yine buralara has peynir tatlısı yedik, daha önce höşmerim yiyen biri olarak söylemeliyim ki, başarılıydı. İkimiz de 10 üzerinden 8 verdik.

Bu arada çok ilginç, Tekirdağ'daki minibüsler rengarenk, beyaz, sarı,mavi , turuncu , kırmızı. Kırmızı olan sanki Tekirdağ-Londra hattı gibi hız ve öfkeliydi :)


Çok ilginç bir an oldu bu esnada, Dinçer'in okuldan öğretmen arkadaşı Cenk Hoca, Malkara civarlarında yanımızdan bir hışımla geldi geçti peh peh peh....

11.11 Keşan'dayız.. Daha Ali'yi göremedik. ( Ali kim mi? ben de sordum aynısını: Keşanlı Ali :)



Tekirdağdan sonra , Edirne'ye de girmiş bulunuyoruz bu şekilde.. Ve şu an oturduğumuz çay bahçesindeyiz,  Müzikler KOPKOP :)  Hava gölgede serin, meyveli sodalarımız başarılı... 3G'de sorun yok...   Biraz daha oturup, sonraki hedefimiz olan Gelibolu'ya doğru yola çıkacağız...  Bizi Takip edin..

A-D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder